ALİAĞA EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU "KIDEM TAZMİNATI GELECEĞİMİZDİR, GELECEĞİMİZE GÖZ KOYANLARA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Aliağa'daki Petrol-İş,Eğitim-Sen,Eğitim-İş,Emekli-Sen,Liman-İş,Alevi Kültür Derneği,CHP,ADD gibi sendika,stk ve partilerden oluşan Aliağa Emek ve Demokrasi Platformu,hükümet tarafından gündeme getirilen "Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi" ne tepki gösterdi.
06 Temmuz 2020 - 04:17 - Güncelleme: 06 Temmuz 2020 - 05:24
Gündeme gelen düzenlemeye tepki amacıyla Demokrasi Meydanı'nda toplanan platform üyelerine ve vatandaşlara seslenen Petrol-İş Sendikası Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay,geçmiştete benzer düzenlemelerin farklı isimlerle önlerine getirildiğini ancak kırmızı çizgileri olan Kıdem Tazminatı'na göz koyanlara cevabı en sert şekilde vereceklerini dile getirdi. İYİ Parti Aliağa İlçe Yönetiminin de destek verdiği eylemde hazırlanan ortak basın açıklamasını ise Genel İş Sendikası 8 Nolu Şube Temsilcisi Sinan Uğur okudu. Açıklama şöyle:
"1936 yılından bu yana işçi sınıfının en önemli kazanımlarından biri olan kıdem tazminatı yine hedefte. En gelişkin halini 1970’li yıllarda alan kıdem tazminatı, 12 Eylül darbesiyle birlikte, giderek budandı. Kıdem tavanı uygulamasıyla, üst sınır getirilmekle birlikte, kendi isteğiyle işten ayrılanların kıdem hakkı ortadan kaldırıldı. Ancak patronlar ve gelen hükümetler, bununla da yetinmeyip, hem kıdem hakkını ortadan kaldırmak ve hem de kamusal emekliliği bütünüyle bitirerek, özel emeklilik sistemleriyle sermayeye yeni fonlar yaratmak peşinde oldular.
AKP iktidarının da her zaman kıdem tazminatı gündeminde olmuştur. Nitekim 4857 sayılı yasada kıdem tazminatına yer verilmemiş, kıdem fonu kurulana kadar 1475 sayılı yasanın 14. Maddesinin geçerliliğini koruyacağı vurgulanarak, kıdem tazminatının gaspını hep gündemde tutmuşlardır.
Ekonomik kriz, sürecinde işsizlik ve yoksulluk artarken, sermaye kesimlerine teşvik üstüne teşvikler, vergi affı üstüne vergi afları ilan edilmiştir. Ekonomik krizin yanı sıra pandemi süreciyle birlikte, oluşan ekonomik kayıpları işçilere fatura etme politikası, her krizi fırsata çevirmekte çok maharetli olan iktidarın kıdem fonunu yeniden gündeme getirmesiyle sürdürülüyor.
Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi, işçiler tarafından rağbet görmeyince, Hükümet şimdi de isim değişikliğine giderek, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemini öne sürdü. Buna göre; 30 günlük kıdem tazminatı ortadan kalkacak ve 19 gün kıdem tazminatı ve 11 gün de tamamlayıcı emeklilik sistemine dahil olacak. Bunun için tıpkı işsizlik sigortasında olduğu gibi işçilerden de prim kesilecek. Emeklilik yaşını doldurmadığınız müddetçe, bu fondaki paranızı çekemeyeceksiniz.
İktidar, kıdem tazminatını ödemeyen işverenleri bahane ederek, kıdem fonunu gündeme getiriyor. Şimdi de düşük emekli maaşlarını bahane ederek, tamamlayıcı emekliliği dayatıyor.
İşçiler bu bahanelere aldanmayacaklar. Kıdem tazminatına devlet güvencesi sağlanarak, ödemeyen işverenlere kamu yaptırımı uygulanmalı. Düşük emekli maaşlarını yükseltmek de yine ülkeyi yönetenlerin yapmaları gereken. Ancak, onların tercihi, kendi sebep oldukları bu olumsuzlukları bahane ederek, elimizdeki son hakları da budamak ve her zaman olduğu gibi sermayeyi fonlamak.
Kıdem tazminatı bizlerin 84 yıllık kazanımıdır.
Kıdem tazminatı bizlerin 13. Maaşıdır. Yani yıpranma ücretidir, emek gücümüzün karşılığıdır.
Kıdem tazminatı, bizlerin iş güvencesidir. Kolaylıkla işten atmanın önündeki caydırıcı etkendir.
Kıdem tazminatı, işten atıldığımızda bir nebze de olsa, evimize ekmek götürebilmektir, ekmeğimizdir.
Ve kıdem tazminatı geleceğimizdir. Büyüklerimizden emanet ve geleceğe mirastır. Çocuklarımızın hayalleridir.
Yandaş medya eliyle yaydığınız yalanların hiçbiri bu gerçekleri değiştiremez ve bizleri aldatamaz. Ne adla olursa olsun, kıdem tazminatının fona devrini kabul etmiyoruz. Bütün fonlara ne yaptıysanız, kıdem fonunun akıbeti de o olacaktır. İşçiden alıp sermayeye aktaracaksınız. Buna izin vermeyeceğiz.
Yapılması gereken bellidir:
Kıdem tazminatına devlet güvencesi getirilmeli. Ödemeyen işverenlerden kamu gücü eliyle icra yoluyla yaptırım uygulanmalıdır. Bankalardaki mevduatlara ve verilen kredilere garanti veren Devlet, bizlere de bu garantiyi sağlamalıdır.
İşçi kendi isteğiyle işten ayrılsa dahi hak ettiği kıdem tazminatı ödenmelidir.
Kıdem tavanı uygulaması kaldırılmalı. Bütün işçilerin kıdem tazminatı son brüt maaşı üzerinden hesaplanmalıdır.
4857 sayılı iş kanununda kıdem tazminatı bu şekilde güçlendirilerek düzenlenmeli, kıdem fonu girişimlerine kesin olarak son verilmelidir.
Emekli maaşları aylık bağlanma oranları en az yüzde 70 seviyesine yükseltilmeli, insanca yaşanacak bir seviyeye kavuşturulmalıdır. Kamusal emeklilik güçlendirilmelidir.
Bu çağrılarımıza kulak verilmezse, son kalemiz olan kıdem tazminatımızı, üretimden ve hizmetten gelen gücümüzü de kullanarak savunacağımız bilinmeli, sermayeye yeni kaynak yaratma girişimlerine son verilmelidir.
Bizler, Aliağa Emek ve Demokrasi Platformunun parçası olan ve Türk-İş, DİSK, Hak-iş, KESK, Birleşik Kamu-İş konfederasyonlarına bağlı sendikalar ve platform bileşeni tüm demokratik kitle örgütleri olarak, bütün Konfederasyonlara da özellikle sesleniyoruz. Bu ayrılık niye, bir an evvel, başta kıdem tazminatı olmak üzere, işçi ve emekçilerin temel hakları için bir araya gelin ve ortak bir mücadele programında birleşin. 2000’li yılların Emek Platformunu yeniden canlandırın. Bu, yapılmazsa, işçiler birleşmeyenlerden de hesabı soracaktır. Kıdem tazminatı için birlikte mücadeleye, şimdi değilse ne zaman?!
KIDEM HAKKIMIZ GASP EDİLEMEZ,
HÜKÜMET FONUNU AL BAŞINA ÇAL,
GENEL GREV, GENEL DİRENİŞ,
BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ."
"1936 yılından bu yana işçi sınıfının en önemli kazanımlarından biri olan kıdem tazminatı yine hedefte. En gelişkin halini 1970’li yıllarda alan kıdem tazminatı, 12 Eylül darbesiyle birlikte, giderek budandı. Kıdem tavanı uygulamasıyla, üst sınır getirilmekle birlikte, kendi isteğiyle işten ayrılanların kıdem hakkı ortadan kaldırıldı. Ancak patronlar ve gelen hükümetler, bununla da yetinmeyip, hem kıdem hakkını ortadan kaldırmak ve hem de kamusal emekliliği bütünüyle bitirerek, özel emeklilik sistemleriyle sermayeye yeni fonlar yaratmak peşinde oldular.
AKP iktidarının da her zaman kıdem tazminatı gündeminde olmuştur. Nitekim 4857 sayılı yasada kıdem tazminatına yer verilmemiş, kıdem fonu kurulana kadar 1475 sayılı yasanın 14. Maddesinin geçerliliğini koruyacağı vurgulanarak, kıdem tazminatının gaspını hep gündemde tutmuşlardır.
Ekonomik kriz, sürecinde işsizlik ve yoksulluk artarken, sermaye kesimlerine teşvik üstüne teşvikler, vergi affı üstüne vergi afları ilan edilmiştir. Ekonomik krizin yanı sıra pandemi süreciyle birlikte, oluşan ekonomik kayıpları işçilere fatura etme politikası, her krizi fırsata çevirmekte çok maharetli olan iktidarın kıdem fonunu yeniden gündeme getirmesiyle sürdürülüyor.
Zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi, işçiler tarafından rağbet görmeyince, Hükümet şimdi de isim değişikliğine giderek, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemini öne sürdü. Buna göre; 30 günlük kıdem tazminatı ortadan kalkacak ve 19 gün kıdem tazminatı ve 11 gün de tamamlayıcı emeklilik sistemine dahil olacak. Bunun için tıpkı işsizlik sigortasında olduğu gibi işçilerden de prim kesilecek. Emeklilik yaşını doldurmadığınız müddetçe, bu fondaki paranızı çekemeyeceksiniz.
İktidar, kıdem tazminatını ödemeyen işverenleri bahane ederek, kıdem fonunu gündeme getiriyor. Şimdi de düşük emekli maaşlarını bahane ederek, tamamlayıcı emekliliği dayatıyor.
İşçiler bu bahanelere aldanmayacaklar. Kıdem tazminatına devlet güvencesi sağlanarak, ödemeyen işverenlere kamu yaptırımı uygulanmalı. Düşük emekli maaşlarını yükseltmek de yine ülkeyi yönetenlerin yapmaları gereken. Ancak, onların tercihi, kendi sebep oldukları bu olumsuzlukları bahane ederek, elimizdeki son hakları da budamak ve her zaman olduğu gibi sermayeyi fonlamak.
Kıdem tazminatı bizlerin 84 yıllık kazanımıdır.
Kıdem tazminatı bizlerin 13. Maaşıdır. Yani yıpranma ücretidir, emek gücümüzün karşılığıdır.
Kıdem tazminatı, bizlerin iş güvencesidir. Kolaylıkla işten atmanın önündeki caydırıcı etkendir.
Kıdem tazminatı, işten atıldığımızda bir nebze de olsa, evimize ekmek götürebilmektir, ekmeğimizdir.
Ve kıdem tazminatı geleceğimizdir. Büyüklerimizden emanet ve geleceğe mirastır. Çocuklarımızın hayalleridir.
Yandaş medya eliyle yaydığınız yalanların hiçbiri bu gerçekleri değiştiremez ve bizleri aldatamaz. Ne adla olursa olsun, kıdem tazminatının fona devrini kabul etmiyoruz. Bütün fonlara ne yaptıysanız, kıdem fonunun akıbeti de o olacaktır. İşçiden alıp sermayeye aktaracaksınız. Buna izin vermeyeceğiz.
Yapılması gereken bellidir:
Kıdem tazminatına devlet güvencesi getirilmeli. Ödemeyen işverenlerden kamu gücü eliyle icra yoluyla yaptırım uygulanmalıdır. Bankalardaki mevduatlara ve verilen kredilere garanti veren Devlet, bizlere de bu garantiyi sağlamalıdır.
İşçi kendi isteğiyle işten ayrılsa dahi hak ettiği kıdem tazminatı ödenmelidir.
Kıdem tavanı uygulaması kaldırılmalı. Bütün işçilerin kıdem tazminatı son brüt maaşı üzerinden hesaplanmalıdır.
4857 sayılı iş kanununda kıdem tazminatı bu şekilde güçlendirilerek düzenlenmeli, kıdem fonu girişimlerine kesin olarak son verilmelidir.
Emekli maaşları aylık bağlanma oranları en az yüzde 70 seviyesine yükseltilmeli, insanca yaşanacak bir seviyeye kavuşturulmalıdır. Kamusal emeklilik güçlendirilmelidir.
Bu çağrılarımıza kulak verilmezse, son kalemiz olan kıdem tazminatımızı, üretimden ve hizmetten gelen gücümüzü de kullanarak savunacağımız bilinmeli, sermayeye yeni kaynak yaratma girişimlerine son verilmelidir.
Bizler, Aliağa Emek ve Demokrasi Platformunun parçası olan ve Türk-İş, DİSK, Hak-iş, KESK, Birleşik Kamu-İş konfederasyonlarına bağlı sendikalar ve platform bileşeni tüm demokratik kitle örgütleri olarak, bütün Konfederasyonlara da özellikle sesleniyoruz. Bu ayrılık niye, bir an evvel, başta kıdem tazminatı olmak üzere, işçi ve emekçilerin temel hakları için bir araya gelin ve ortak bir mücadele programında birleşin. 2000’li yılların Emek Platformunu yeniden canlandırın. Bu, yapılmazsa, işçiler birleşmeyenlerden de hesabı soracaktır. Kıdem tazminatı için birlikte mücadeleye, şimdi değilse ne zaman?!
KIDEM HAKKIMIZ GASP EDİLEMEZ,
HÜKÜMET FONUNU AL BAŞINA ÇAL,
GENEL GREV, GENEL DİRENİŞ,
BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ."
FACEBOOK YORUMLAR