ALİAĞALI KADINLARDAN "ŞİDDETE KARŞI"BASIN AÇIKLAMASI

Aliağalı Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ dolayısıyla biraraya gelerek basın açıklaması yaptılar

ALİAĞALI KADINLARDAN "ŞİDDETE KARŞI"BASIN AÇIKLAMASI
24 Kasım 2020 - 13:17
Petrol-İş Sendikası toplantı salonunda gerçekleştirilen basın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
"Bugün burada 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne dair söyleyeceklerimiz için bir araya geldik. Ancak öncelikle şunu belirtmek isteriz. Bugün istedik ki sözümüzü olması gereken yerde sokakta söyleyelim. Fakat Aliağa Kaymakamlığı pandemi gerekçesiyle bu isteğimizi geri çevirmiştir. Hükümetin başını çektiği toplu açılışlarda, halkın kafasına çay atılan mitinglerde sosyal mesafe kuralları hiçe sayılarak insanların bir araya gelmesi serbest ama biz Aliağalı kadınların sözünü sokakta söylemesi yasak. Erkek şiddetinin hız kesmeden devam ettiği günümüz Türkiye'sinde cezasızlık neredeyse sıradanlaşmışken bizlerin haklı isyanlarını sokağa taşıması yasak. Bu bizce corona virüs önlemlerinin kadınların, çocukların, ezilenlerin aleyhine bilinçli bir şekilde kullanılmasıdır. Pandemi tedbirlerini kadınlara, ezilenlere karşı değil her gün mecburen işe gitmek zorunda bırakılan milyonlarca işçi emekçinin patronlarına karşı alın. Gerçekten tedbir alacaksanız zaruri yerler harici tam kapanma sağlayın ki bizler de önlemlerdeki samimiyetinize inanalım.
Başta belirttiğimiz gibi bugün 25 Kasım Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü için bir aradayız. Bugün size sayılardan bahsetmeyeceğiz. Dünya ölçeğinde kadına yönelik şiddette ne kadar kötü durumda olduğumuzun istatistiklerinden de bahsetmeyeceğiz. Bizler o sayıların çok ötesindeyiz. Bizler Şuleler, Emineler, Pınarlar, Ayşeler, Rozalar, Helinleriz. Her birimizin ayrı ismi her birimizin ayrı hikayeleri var. Renklerimiz, ırklarımız, siyasi fikirlerimiz, eğitim düzeylerimiz, yaşam tarzlarımız, dillerimiz, dinimiz, cinsel tercihlerimiz farklı farklı olsa da hepimizi birleştiren, bugün burada ve pek çok alanda bizi isyan ettiren bir gerçeğimiz, ortaklığımız var. Erkek şiddeti ! Evet erkek şiddeti maalesef yukarıda saydığımız hiçbir farklılığı gözetmeden, mahkemelerdeki iyi hal indirimlerinden, cezasızlıklardan aldığı cesaretle hız kesmeden devam ediyor. Hasbel kader sosyal medyada duyulursa öldürülen kadın, olur da orada bir kampanya başlarsa kısmen, öfkeli kalabalığın sesini kısmak adına verilen cezalar aslında adaletin herkese eşit bir şekilde uygulanmadığını da gözler önüne seriyor. Musa Orhan gibi doğrudan himaye edilenlere ise bu bile kâr etmiyor. Bizler aylarca İstanbul sözleşmesinden vazgeçmiyoruz diye haykırdık haykırmaya da devam ediyoruz. Oysa imzacısı olduğumuz ve halihazırda yürürlükle olan bu sözleşmenin gereklerinin biran önce yerine getirilmesi gerekmez miydi ? Yapılmadı ve biz öldük. Sadece öldük mü peki ? Pandemiyle beraber ekonomik kriz şartlarında evlere kapanan kadınların sessiz çığlıkları sardı her yanı. Patrona gücü yetmeyen erkek, soluğu evdeki kadın ve çocuklarda aldı. Ev içi şiddet ve istismardaki artış pandemiyle beraber pik yaptı adeta. Çalışan kadınların iş yükü daha da arttı, çalışan ama uğradıkları ekonomik şiddet sonucu maaş kartına kocası tarafından el konulan kadınlar onlar. Yetti mi ? Yetmedi. Krizde ilk kapının önüne koyulanlar ya da evdeki çocuğuna sanki sadece annenin göreviymiş gibi bakmak için işinden çıkmak zorunda kalan kadınlar var bir de. Velhasıl corona virüs her alanda en çok biz kadınları vurdu. Biz kadınlar ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddetin yaşamlarımıza çöreklenmesiyle cebelleşirken canımızdan, sosyal haklarımızdan sorumlu olanlar ne yaptı peki ? Hiç koskoca bir hiç. O sebeple biz kadınlar tüm farklılıklarımıza rağmen bir aradayız. Sesimiz tüm alanları sarana kadar, insanca bir hayata erişene kadar, erkeklerle eşit şartlarda yaşayana kadar bir arada durmaya ve haykırmaya devam edeceğiz haklarımızdan da hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz, dimdik burada erkek egemen düzenin devamını sağlayan kim varsa hepsinin karşısındayız.
Bu açıklamayı da geçtiğimiz hafta Şakran'da yine bir erkek tarafından bıçaklanarak öldürülen Serap Çetiner'e ithaf ediyor ve davanın takipçisi olacağımızın sözünü veriyoruz.
 Bu gün Aliağa'da yaşayan tüm kadınları 25 Kasım Çarşamba günü saat: 21.00'da evlerimizden balkonlarımızdan krize, salgına, şiddete karşı ses çıkarmaya davet ediyoruz. Biz kadınlar her şart ve koşulda yaşamımızı savunmak için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz ve asla yalnız yürümeyeceğiz!"

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum