İZMİR'DE YAKA PAÇA GÖZALTI
İzmir Emek ve Demokrasi güçleri bileşenleri DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve İzmir Barosu'nun 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlamalarına polisin sert müdahalesi gölge düşürdü.
Bu akşam saatlerinde başlayacak tam kapanma nedeniyle bugün, İzmir Emek ve Demokrasi güçleri bileşenleri DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve İzmir Barosu, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı kutlamalarına polisten sert müdahale geldi.
İskele tarafından Konak Kemeraltı girişinde toplanmaya başlayan gruplardan Kaldıraç, Ege İşçi Birliği ve Toplumsal Özgürlük Partisi mensupları, alana gelirken polis engeliyle karşılaştılar.
Polisin, alana gelen üyelere slogan attıkları ve yürüdükleri gerekçesiyle müdahale ettiği belirtildi.
Polis ve vatandaşlar arasında çıkan arbedede, basın mensuplarına da müdahale edilip görüntü almaları engellenmeye çalışıldı. Polis beş kişiyi yaka paça gözaltına alırken sert uygulamaları dikkat çekti.
Bir eylemcinin yere yatırılırken polisin diziyle eylemcinin boğazına bastırması tepki çekti.
Alana gelen DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, polislerle orta yolu bulmak ve gözaltılar kaldırmak için polisle görüştü.
Edinilen bilgilere göre; gözaltına alınan eylemciler darp raporu almak için hastaneye götürüldü.
Yapılan görüşmelerin ardından alanda basın açıklaması yapıldı.
“ÇARKLAR DURSUN ÖLÜMLER BİTSİN”
“Çürümüş düzene karşı yeni bir düzen için, yeni bir başlangıç için yan yanayız diyerek sözlerine başlayan Sarı, “Dünya kapitalist sisteminin yarattığı eşitsizliklerin ağır sonuçlarını her gün yaşıyoruz. Sağlık hizmetlerinin ve güncel olarak da COVID-19 aşısının bir ticari meta haline gelmesinin bedelini insanlık ağır biçimde ödüyor. Bizler, bu topraklarda yaşayanlar, aklı, bilimi, emeği ve insan yaşamını öncelemeyen bir anlayışla yönetilenler, daha ağır bedeller ödüyoruz. COVID-19 salgınıyla mücadelede dünyanın en başarısız ülkelerinden birinde hayatta kalmaya çalışıyoruz. Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor. Buradan bir kere daha haykırıyoruz: Çarklar dursun, ölümler bitsin” dedi.
Kabine toplantısında alınan tam kapanma kararının sermaye çıkarlarını korumaya yönelik olduğuna dikkat çeken Sarı, “Bugün ‘tam kapanma’ diye sundukları önlem paketinde de işçi sınıfının ve halkın sağlığını ve gelirini değil sermayenin çıkarlarını korumaya çalışıyorlar. Çarklar dönmeye, çalışanların çoğunluğunun işe gitmeye, insanlarımız ölmeye, sağlık emekçilerimiz tükenmeye devam ediyor. Tam kapanma dedikleri önlemlerde biz yokuz: Çalışanlar hastalanmaya, çalışmayanlar da açlığa mahkum ediliyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz. Ne pahasına olursa olsun ‘çarklar dönecek’ inadıyla, insan yaşamı piyasaya kurban ediliyor. Yeterli aşı tedarik edilemiyor. Göz göre göre hastalanıyoruz, ölüyoruz ve tükeniyoruz” diye konuştu.
“MİLYONLAR AÇLIK SINIRININ ALTINA İTİLİYOR”
Sadece sağlığımız değil; işimiz, aşımız ve geçimimiz de tehdit altında. Pandemi döneminde vatandaşlara verilen desteklerin insani yaşam standartlarını saplamaktan çok uzak olduğunu söyleyen Sarı, “Pandemide yurttaşlarına en az nakdi destek veren iki ülkeden biri Türkiye oldu. İşsizlik her gün yeni rekorlar kırıyor. Kod 29 ile tazminat bile alamadan işimizi kaybediyoruz. Milyonlarca çalışan ve ailesi ücretsiz izin dayatmasıyla günde 50 liraya yaşamaya mahkum ediliyor. Gıda enflasyonu ile milyonlar açlık sınırının altına itiliyor. Evimize gelen faturalar kabarıyor, çarşı pazar alışverişi her gün bir öncekinden daha pahalı oluyor. Bir yanda açlık, yoksulluk ve işsizlik; diğer yanda servetler birikiyor. Ekonomik kriz ve pandemi koşullarında, adaletsizliğin en çirkin yüzü karşımıza çıkıyor. Pandemi sürecinde sınıfsal eşitsizliklerin yanında toplumsal cinsiyet eşitsizliği de derinleşiyor. Salgında kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor. Kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan pandemide yaygınlaşan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor. Pandemi koşullarında kadınların güçlendirilmesi gerekirken, İstanbul Sözleşmesi gibi kazanımlar iktidarın hedefi oluyor” ifadelerini kullandı.
“FELAKETE DÖNEN BU DÜZEN ZULÜMLE AYAKTA TUTULMAK İSTENMEKTEDİR”
Sarı, sendikalar ve odalar olarak iktidardan taleplerini şu şekilde sıraladı;
“• Herkese aşı, herkese gelir desteği sağlansın, acil ve zorunlu işler dışında 4 hafta çarklar durdurulsun!
• Çalışırken hastalanan emekçiler için COVID-19 iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilsin!
• Kod 29 ve ücretsiz izin zulmüne son verilsin!
• İşsizlik Sigortası Fonu kaynakları patronlara değil işçilere ve işsizlere destek için kullanılsın!
• Asgari ücret üzerindeki tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın!
• İşsizliğe karşı kamu istihdamı artırılsın, hukuksuz biçimde işten çıkarılan kamu emekçileri işlerine iade edilsin, çalışma süreleri azaltılsın.
• Doğa katili projelere, Kanal İstanbul’a, betona, savaşa, silahlanmaya, sermayeye değil aşıya ve sosyal desteklere ayrılsın.
• Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın! Zorunlu mallarda ve elektrik, su, doğalgaz, iletişim faturalarında dolaylı vergiler sıfırlansın, fatura borçları faizsiz ertelensin.
• Örgütlenme, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılsın!
• İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa etkin şekilde uygulansın, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün İşyerinde Şiddete Karşı 190 sayılı sözleşmesi onaylansın!
2020 1 Mayıs’ında ifade ettiğimiz gerçek, 2021’de çok daha net bir biçimde ortadadır. Bu düzen yaşamı ve gezegeni tehdit eden büyük bir felakete dönüşmüştür. Felakete dönen bu düzen, baskılarla, yasaklarla, yalanlarla, sansürle, kışkırtılan ırkçılık ve ayrımcılıkla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle, kısacası zulümle ayakta tutulmak istenmektedir.
Bu felakete son vermek, insanlık için yeni bir başlangıç yapmak, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, demokrasinin egemen olduğu, kardeşçe, barış içerisinde yaşayacağımız yeni bir toplumsal düzen kurmak ellerimizdedir.”