MHP'Lİ KALYONUCU "SU ZİRVESİNDEN HAYAL KIRIKLIĞI ÇIKTI"
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu, dün CHP'li 11 büyükşehir ve 11 il belediye başkanının Fuar İzmir'de imzaladığı 'Su Manifestosu'nu eleştirdi.
Kalyoncu, yaptığı yazılı açıklamayla, atılması gereken 10 adım eleştirilirken, imzacı belediye başkanlaırnın hükümetin attığı adımlardan haberdar olmadığı ifade edildi.
“Güzel İzmir’imizde CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları ve 11 il belediye başkanı yine durumdan vazife çıkararak bir araya gelmiş, kendilerini hükümetin yerine koyarak manifesto yayınlamıştır. Fakat manifesto dedikleri metni okuduğunuzda hükümetin yaptığı ve gelecekte planladığı çalışmaları bilmeksizin kaleme alınan bir metin olduğu görülmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve Dışişleri Bakanlığı’nın görevleri ile ilgili kararlar alıp Mecliste ne yapılması gerektiğinden tutun da hangi bakanlığın kurulacağına, hangi kanunun çıkarılması gerektiğine kadar tüm işleri halletmişler. Bu belediye başkanlarının işleri ne acaba? Belediyelerin yapması gerekenleri değil de hükümetin ne yapması gerektiğini konuşur olmuşlar.
Şimdi diyeceksiniz ki belediye başkanları ülkenin sorunlarını tartışıp öneri getiremez mi? Tabi ki haklarıdır.
“ROL KAPMA ÇABASI ÇIKTI”
Fakat 22 kadar zevat buluşup ve konuyu tartışıp önce belediye olarak almaları gereken önlemlerden bahsetselerdi ve manifesto denen metinde bunlara yer verselerdi dikkate alınabilirdi. Ayrıca konu bir de iklim değişikliği ve su olunca en büyük su tüketicisi belediyelerdir. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek alanlar da şehirlerdir. Toplantının veya etkinliğin adı da “Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi” olunca biz de manifesto denen şeyi merak ettik. Fakat manifesto kısmından hayal kırıklığı ve rol kapma çabası çıkmıştır.
Ayrıca ülkede ne olup bittiği araştırılmadan; DSİ, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın neler yaptığı bilinmeden manifesto denen şey yazılırsa cahillik olmaz mı?
“Manifesto” dedikleri metni ele alırsak;
1. Maddesinde koordinasyonsuzluk söz konusu ediliyor,
2. Maddesinde “Su Kanunu”ndan bahsediliyor. Zaten su kanunu taslağı var. Koordinasyonsuzluğu da giderecek Su Kanunu Taslağı üzerinde çalışmalar tamamlanmış olup yasalaşma sürecinde olduğu ifade edilmektedir. Fakat şu anki durumda belediyelerin neden şikâyet ettiği de ifade edilmiyor. Su Kanunu meselesi ve kurumsal koordinasyon meselesi uzun zamandır Milliyetçi Hareket Partisi’nin gündeminde olup çözüm önerilerimizi sunduğumuz da kamuoyunca bilinmektedir. Bu önerileri, başkanı hangi partiden seçildiğine bakmadan belediyeler ve tüm ülkede önlem alınabilsin diye dile getirdik.
3. Maddesinde havza yönetiminden bahsediliyor. Anlaşılan konuyu bilmiyorlar. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın planlaması zaten bu şekildedir.
“TÜM TEDBİRLERİ ALMAMIZ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ SONLANDIRMAZ”
4. Maddesinde Paris İklim Anlaşması’nın hemen imzalanması gerektiği söyleniyor. Sanki bu anlaşmayı imzalayınca sularımız miktar olarak çoğalacak ve iklim değişikliğinden etkilenmeyeceğiz. Şunu iyi bilin ki ülke olarak tüm tedbirleri almamız iklim değişikliğini sonlandırmaz. Ülkemizin değişime karşı önlem alması gerekmektedir. Bir de İklim Değişikliği Kanun Tasarısı üzerinde yoğunlaşmalı türünden ifadeler kullanılmış. Fakat mecliste iklim değişikliği, su kaynakları ve kuraklığa karşı alınacak önlemlerle ilgili komisyonun kurulduğundan ve Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından planlanan Su Şurasından haberleri yok.
5. Maddesinde kuruyan göller arasında Salda ve Burdur Gölüne de yer verilmiş. Bu göller Türkiye’nin en derin gölleri arasındadır ve su çekilmesinin varlığına rağmen kuruma tehdidinden bahsedilemez. Ayrıca ülkemizdeki tüm göllerle ilgili eylem planları hazırlanmaya devam etmekte ve bazıları tamamlanmış ve yer yer uygulama planları yapılmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Nehir Havza Yönetim Planları ile de göllerin su bütçeleri ve su kalite durumları değerlendirilmektedir.
6. Maddesinde su havzalarında tüm noktasal ve yayılı kirlilik kaynaklarının kontrol altına alınması gerektiğinden bahsedilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Nehir Havza Yönetim Planları ile bu çalışmalar 2013 yılında başlatılmıştır. Nehir Havza Yönetim Planları kapsamında havzaların kirlilik durumları belirlenmiş ve kirletici kaynakları tespit ederek noktasal kirletici kaynaklar için deşarj standartları da ortaya konularak uygulamaya başlanmıştır. Yayılı kirletici kaynaklar için ise İyi Tarım Uygulama Kodları önerilmiştir.
7. Maddede Belediye Başkanlarının önerileri 11. Kalkınma Planında MHP’nin önerisiyle zaten yer almaktadır.
8. Maddede de bilindik İstanbul Kanalı Projesi. Bu konuya değinmeye bile gerek yok. Kamuoyunda oldukça fazla tartışılmıştır.
9. Maddede su ve kanalizasyon idaresi mevzuatının yeniden düzenlenmesi talep edilmekte fakat mesela İzmir ilinde kanalizasyona bağlı olmayan 87 binden fazla fosseptik çukurun nasıl sisteme bağlanacağı, arıtma tesisinden çıkan suların neden alıcı ortamda kirletici olduğundan bahsedilmemektedir!!! Nedense bu ve benzeri durumlarda mevzuatın hangi yönüyle belediyelerin çalışmasını engellediğinden de söz edilmemiş!!.
10. Maddede kamu işletmeciliğinden bahsedilmiş fakat şehirlerde neler yapılacağı konusu burada gündeme dahi gelmemiştir.
“BELEDİYELERE İLİŞKİN ÖNLEME YER VERİLMEMİŞTİR”
Görüldüğü üzere başkanlar uymayı taahhüt ettikleri su politikalarını açıkladıkları bu manifestoda yer alan konular belediyelerin yapacağı işler sınıfında değildir. Belediyelerin yapacağı işlerle alakalı hiçbir önlem paketine veya manifestoya (!) da yer verilmemiştir.
Daha önce de defalarca söyledik, paylaştık, anlattık fakat burada bir kısmına yine değinelim. Belediyelerin bazılarında aspestli borular halen yenilenmemiştir. Birçoğunda kayıp kaçak oranları çok yüksek seviyelerdedir. Örneğin İzmir’de %40 oranındadır. Belediyenin yetki alanı olan bölgelerde kaçak yapılaşmaların çoğunda kaçak su kuyuları açılmaktadır. Şehir içi sulamalarda genellikle vahşi sulama yapılmakta ve bitkinin değil toprağın sulandığı yöntemler kullanılmaktadır.
Şehirlerde ve yerleşim birimlerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın belirli bir metrekareden büyük alanlarda yağmur suyu hasadı yapılmasını zorunlu tutmasının yanında belediyelerin yağmur suyu hasadı ile ilgili bir tasarrufu, uygulamaları, fikri ve vizyonu olmalı mıdır? Şehirlerde yeşil alanlarda kullanılan bitkilerin sağlığa zararlı olmayan, köklenme durumlarının alt yapıya zarar vermeyen, karbon emilimi yüksek, az su isteyen ve yerel bitkilerin öncelikli olarak kullanılması konusu gündeminize ne zaman girecek? Şehir içi alanlarda (araç yıkama, süs havuzları, havuzlu konutlar vb) su kullanımının tam denetim altına alınması, bu alanlarda yağmur suyu biriktiren depoların yapılması konusu neden manifestonuzda yok?
Atık su arıtma tesislerinden çıkan suyun tekrar sisteme entegresinin sağlanması konusuna eğildiniz mi? Ülkemizde kaç atık su arıtma tesisinden çıkan sular park bahçe sulamasında ve diğer alanlarda kullanılmakta veya sisteme entegre edilmekte midir? Atık su arıtma tesisleriniz düzgün çalışmakta mıdır? Yağmur suları ile kanalizasyon suları tamamen ayrılmış mıdır? Örnek olarak İzmir ilinde çok az bir kısmı ayrılmış durumundadır. Bunların yanında şehirlerde yağmur suyu deponi alanlarının nasıl oluşturulacağı konusu hiç aklınıza gelmedi mi? Tuvaletlerdeki su haznelerinin yeniden düzenlenmesi ve haznedeki su miktarının yeniden ayarlanması, musluklarda süresi ayarlanmış sensörlü muslukların yaygın şekilde kullanımının sağlanması, yeni yapılan yerleşim birimlerinde Gri Suyun yeniden kullanımı için gerekli düzenlemeler, su tasarrufu için bilgilendirme ve kamu spotları yapılması, yağış rejimi değişikliği dolayısıyla artması beklenen sellerin yıkıcı etkisini gidermek üzere gerekli önlemlerin acilen alınması konuları bu manifestoda yer alması gereken konular değil mi?
Eğer toplantının adı ‘Kentlerde Sürdürülebilir Su Politikaları Zirvesi’ ise bu manifesto denilen şeyde bu konuların da geçmesi gerekmektedir. Halen yönettiğiniz şehirlerde bir kısım yerleşim birimlerinin atık su arıtma tesisi de bulunmamaktadır. Tüm bunların yanında manifesto dedikleri metinde yer alan konuların bir kısmı hükümet tarafından hayata geçirilmiş, bir kısmı kalkınma planına dahil edilmiş, bir kısmının planlanması yapılmıştır.
“SAİR OYUNCAKLARLA HALKIN KARŞISINA ÇIKMAMALIDIR”
Bunun yanında Milliyetçi Hareket Partisi bu konuların tamamını defalarca gündeme getirmiştir. Önerilerimiz tüm medya mecralarında, birçok belediye meclisinde ve TBMM’de kürsüden dile getirilerek paylaşılmıştır. Vatandaşlarımız belediyelerden hizmet beklemektedir. Halkımız şehirlerinde daha iyi yaşamak istemektedir. Bunun için afetlere karşı önlem almanız, çarpık şehirleşmeye izin vermemeniz ve vatandaşlarımıza daha ucuz su sağlamanız gerekmektedir. İzmir Belediye Başkanının salgın döneminde suya iki kez zam uygulamasının etik olmadığını da konuşmanız gerekirdi. Bunun yanında İzmir’in 11 merkez ilçesinde nasıl olurda % 36 Gecekondu/Kaçak/Islah planlı alan, 30 ilçede bu kapsamda 869.214 yapı olduğunu gündeme alıp bunlara alınacak önlemleri neden konuşmadınız.
Cumhuriyet Halk Partili Sayın Başkanlar lütfen görev ve sorumluluklarınızı yerine getirin. Siz belediye başkanısınız, hükümet üyesi veya Milletvekili değilsiniz. Bulunduğunuz illerde size oy veren, vermeyen tüm insanlara rahat ve iyi yaşam kalitesi sunmanız gerekmektedir. Her olumsuzlukta çeşitli bahanelerin arkasına sığınıp sorumluluklarınızdan kurtulamazsınız. Belediyelerin yöneticileri ülkede neler yapıldığını bilmiyorsa, araştırmadan süslü laflar ile manifesto ve sair oyuncaklarla halkın karşısına çıkmamalıdır!
Bilgi yetersizliği ile manifesto yayınlamadan önce size verilen görevi yerine getirin ve vatandaşlarımıza verdiğiniz sözlerde durun! Kendi yetki alanlarınızla ilgili konularda ister manifesto yayınlayın ister eylem planı yapın ama illa ki hemşerilerinize hak ettikleri hizmeti sunmaya yönelin.
Vazifesini yapmış insanlar olarak gönül huzuru içinde sahip olduğunuz birikimlere dayanarak ülke için önerilerinizi de tabi ki kamuoyu ile paylaşın. Ama lütfen bunu yapılanların neler olduğunu araştırarak yapın.
Emin olun o zaman dedikleriniz daha derli toplu ve duyanlar için daha değerli olacaktır.”