PETROL-İŞ BAŞKANI TOPTAN : "VERGİDE ADALET İSTİYORUZ"
Petrol-iş Sendikası Aliağa Şubesi "Vergide Adalet' ve "Enflasyonla Mücadele' talebiyle basın açıklamamızı gerçekleştirdi.
Demokrasi Meydanı'nda gerçekleştirilen basın açıklamasında "İşçiyle değil Enflasyonla Mücadele,Ücretten Değil Sermayeden Vergi Alınsın" diyen sendika Şube Başkanı Hasan Toptan "ülkemizin en önemli işçi havzalarından birisi olan Aliağa’da gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Alınterimizle kazanıyor, daha iyi bir gelecek ve insanca bir yaşam istiyoruz.Ancak her yeni gün, bir öncekini aratır hale geldi. Ekonomik sıkıntıların faturası, yine ücretliye, işçiye çıkarılmaya çalışılıyor." dedi.Toptan sözlerine şöyle devam etti.
"Emekçinin hakları tırpanlanırken, işçi düşmanı bu politikaların ekonomiyi bir çıkmaza sürükleyeceğini hep söyledik. Sermaye yanlısı uygulamaların sorunlara çare olamayacağını vurguladık. Yıllardır işçiyi ve sendikaları dinlemeyenler, şimdi enkazı emekçilerin sırtına yüklemek istiyorlar. Fedakarlığı yine biz işçilerden bekliyorlar.
Enflasyon rekor üzerine rekor kırıyor. Gerçeği yansıtmayan TÜİK fiyat istatistikleri bile, bu gerçeği gizleyemez oldu. Mızrak çuvala sığmıyor.Son dört yılda resmi rakamlarla dahi, fiyatlar 4 katına çıktı. Gıda fiyatları 5’e katladı. Durumun gerçekte daha vahim olduğunu ise hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz. En temel ihtiyaç maddelerine zam üstüne zam geliyor. Dünyada gıda fiyatları düşerken, ülkemizde artmaya devam ediyor. Gıda dışında, giyim, ısınma ve barınma harcamalarına yetişmek artık mümkün değil.
Ev satın almanın hayal olduğu ülkemizde, kirada oturmak dahi lüks hale geldi. Kira fiyatlarının en hızlı arttığı şehirlerin başında İzmir geliyor. Aliağa’da da kiraların katlanarak yükseldiğine ve işçi ücretleriyle karşılanamaz seviyeye geldiğine şahit oluyoruz. Sosyal devlet ilkesi, temel hakların tüm vatandaşlara sağlanmasını gerektirir.
Gereği yapılmalı, ücret geliriyle yaşayan işçilerin alım gücünü arttıracak önlemler derhal devreye sokulmalıdır. Gıda gibi temel ihtiyaç maddelerinde fiyat kontrolleri getirilmeli, ısınma ve barınma gibi konularda ücretlileri destekleyecek politikalar yapılmalıdır.
Ancak bunun tam tersi yapılmakta, vergi sisteminde yanlışlarda ısrar edilmekte ve yükselen vergi kesintileriyle kayıplarımız daha da artmaktadır.
2024 yılı için geçerli olacak gelir vergisi dilimleri, enflasyonun da altında bir oranda güncellendi. İlk vergi dilimi sınırı, brüt asgari ücretin 5 buçuk katına kadar geriledi. 2002 yılında bu sınır asgari ücretin 17 katıyken, yıllar içerisinde düşürülmüş ve ücretlilerden daha fazla gelir vergisi alınmaya başlandı. Bu sorun her yıl katmerlenmekte, işçiler birer bordro mahkûmu haline gelmektedir.Aynı dönemde, sermaye kesimine sayısız vergi affı çıkarıldı, teşvik ve desteklerle işverenler adeta ihya edildi. Holdingler, şirketler kâr rekorları kırıyor. Bizim gelirimiz azalırken, şirketlerin kasaları doluyor.İşçinin üzerindeki vergi yükü alınmalı, fahiş kâr elde eden sermayedarlar daha fazla vergilendirilmelidir.
İşçinin, emekçinin bunca ağır sorunu varken, kıdem tazminatımız üzerinden yine hesap yapılmaya başlandı. Geçtiğimiz aylarda Orta Vadeli Program’da dolaylı olarak yer alan kıdem tazminatı fonu, bizzat hükümet yetkilileri tarafından yeniden gündeme getirildi.
İşverenlerin de katkı vereceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nde oluşacak fon ile kıdem tazminatı fonunun birleştirilmesi amaçlanıyor. İşverenlerin yarım asırlık rüyası olan kıdem tazminatı fonu, bu kez Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi paketi içinde sunulmaya çalışılıyor.
Oysa kıdem tazminatında kaybımız zaten büyüktür. 2000’li yılların başında sigorta tavanı ile kıdem tazminatı tavanı aynı seviyedeydi. Bugün kıdem tazminatı tavanı SGK tavanının neredeyse beşte birine düştü. Artık kıdem tazminatı ile değil ev araba almak dahi hayal oldu.
Buradan bir kez daha vurguluyoruz. Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir, bu hakkımızda daha fazla kayba tahammülümüz yoktur.“Enflasyonla mücadele” adı altında yeni bir “kemer sıkma programı”nı asla kabul etmiyoruz. İşçinin kemerinde sıkacağı delik kalmadı.
Yeni vergilerle işçinin üzerine basarak, esnekleşme ile sömürüyü arttırarak, kıdem tazminatı fonu ile patronlara yeni kaynak arayışına girerek, enflasyonla mücadele edemezsiniz.
Enflasyonla mücadeleye, işçinin alım gücünü desteklenerek, vergide adalet sağlanarak ve sermaye gelirleri daha fazla vergilendirilerek başlanabilir.İşçinin ve emekçi kardeşlerimizin talebi bellidir:
Ürettiğimiz değerden payımızı almak istiyoruz. Adil bölüşüm talep ediyoruz!
Hayat pahalılığı karşısında daha fazla fedakârlık etmemiz mümkün değildir. Hakkımızı ve alınterimizin karşılığını istiyoruz.Hükümet ve işverenler sesimizi duymalı, emeğimizin karşılığı verilmeli, işçinin, emeğiyle geçinen halkımızın alım gücünü destekleyici politikalar izlenmelidir."